Hep bir içinize dönün, içinize sorun diyor okuduklarım. İyi de nasıl olacak bu içime sormak. İçim dediğim yer neresi? Kalbim mi, beynim mi? Ya da başka bir yer mi?
Siz de ideallerinize nasıl ulaşabilirsiniz, mutlu olmanın 12, 25 ya da 38 yolu, nasıl daha zengin olabilirsiniz, nasıl hayalleriniz gerçek olur, saklanan sırlar ve daha birçokları gibi kitaplar okudunuz mu benim gibi?
Her kitaptan sonra ‘istediğim her şeye ulaşabilirim’i hissettiniz mi? ‘Hayaller kurun, hayalleriniz gerçek olsunlar’ dediniz mi? Gerçekleşen hayalleriniz sizi çok mutlu etti değil mi? Peki ya gerçekleşmeyen hayalleriniz, sizi hayal kırıklığına uğrattı mı, üzüldünüz mü? ‘Bir işe yaramıyor bunlar olmuyor işte’ diye kızdınız mı? ‘Neden geçen sefer yaptığımda olmuştu da bu sefer neden olmadı yoksa bu sadece basit bir tesadüf müydü, hani bu teknik her şeyde işe yarıyordu?‘ Ve daha bir sürü soru sordunuz mu kendi kendinize? Tüm bunları yaşadıysanız ve de tüm soruları sorduysanız eğer, bir de şunu sorun şimdi: ‘Ben bunu gerçekten istiyor muyum ya da istiyor muydum?’
Bazen kapalı kapıları zorlarız
Bazen kapalı kapıları zorlarız. Kilitleri kırmaya çalışırız, kapılara vururuz, açılmıyorsa daha bir zorlarız. Halbuki yan tarafta hayal bile edemeyeceğimiz güzellikte bir yol durmaktadır hem de tamamen açık ama biz o kapalı kapıya o kadar çok takılmışızdır ki göremeyiz ışığı. Halbuki sorsanız gerçekten ben bu kapının arkasındakini mi istiyorum diye size kocaman bir ‘hayır’ cevabı gelecektir. Bazen bilinçli zihnimizle istediğimiz şeyleri, kurduğumuz hayalleri aslında istemiyoruzdur, hatta bazen de bizi mutsuz edecek şeyleri ısrarla istiyoruzdur. Peki iyi güzel de hangi isteklerimizin bizimle uyumlu olduğunu hangilerinin olmadığını nasıl anlayacağız?
Hep bir içinize dönün, içinize sorun diyor okuduklarım. İyi de nasıl olacak bu içime sormak. İçim dediğim yer neresi? Kalbim mi, beynim mi? Ya da başka bir yer mi? Sanırım bunun için önce şu sıralar herkesin dilinde olan bilinç ve bilinçdışına bir bakmak lazım. Bilinç, görebildiklerimiz, duyabildiklerimiz kısacası beş duyumuzla algılayabildiğimiz her şeydir.
Bilinç saniyede 40 bitlik bilgiyi kaydedebilir.
Ancak biz doğumumuzdan beri her anı kaydediyoruz yani bilincin kaydedemediği geri kalanı ise bilinçdışına gönderiliyor. Her şeyin asıl saklı olduğu alandır bilinçdışımız. Bilinç ve bilinçdışı sandığımız gibi beynimizin bir köşesinde değil her yerde tüm benliğimizdedir. İsteklerimizi bilinçli zihnimizle düşünür ve isteriz. Bilinçdışı da bilinçle olan isteklerimizi değerlendirir. Onay verirse eğer yol bizim için açıktır ama onayı yoksa biz kapalı kapıları gene zorlamaya devam ederiz. Yani kısacası koşarak ilerlemek için bilinç ve bilinçdışımız işbirliği içinde olmalı.
Örneğin maddi zorluklar çekiyorsunuz, hayatınıza parayı çekmek istiyorsunuz. Hayaller kuruyorsunuz o kitaplardaki gibi evrenin menüsünden seçiyorsunuz, hayalinize inanıyorsunuz, olumlu düşünceler, olumlu sözler gönderiyorsunuz ama yok gelmiyor size. Belki de bilinçaltınızda bunu istemeyen bir yer vardır ne dersiniz.
Örneğin bilinçli zihninizle hatırlayamadığınız, bir zamanda zengin ve mutsuz bir adamla ilgili hatıranız vardır. Her şeyi olduğu gibi kaydeden bilinçaltımız bunu da kaydetmiştir belki de ve siz de onu zenginlik eşittir mutsuzluk olarak yorumlamışsınızdır bilmeden. İşte bilinçdışı ve bilinçli zihin iki kutup gibi çalışıyor; evet evet zenginlik güzeldir rahat bir hayat, hayır hayır zenginlik mutsuz eder beni. Bilinçli zihninizle istedikleriniz eğer uyumluysa bilinçdışıyla işte o zaman rüzgarı alırız arkamıza.
Bilge ruhunuz size asla yalan söylemez
Peki ben nereden bileceğim bilinç dışım bunu istiyor mu istemiyor mu ya da bununla ilgili bir kaydım var mı yok mu. O zaman da işte dönelim içimize. Bilinçle bilinç dışımızın buluştuğu yere, içimizde yaşayan bilgeye.
Şimdi rahat bir nefes alın, hatta 4-5 rahat ve derin nefes alın. Zihninizi boşaltın ve onu bir kenarda tutun. Zihninizin size ama nasıl olacak ki, yok bu asla olmaz demesine izin vermeyin susturun bir süreliğine.
Önce istediğiniz şeyin hayalini bir kurun. Her şeyini bir yaşayın, hayalinizin gerçek olduğu anı yaşayın, doyasıya yaşayın, sesini duyun, kokusunu hissedin hatta dokunun mümkünse. Şimdi de bedeninize bir bakın. Tüm duygularınızı o anda hissedin.
Eğer kırpışmaya başladıysa göz kapaklarınız, gülümsemeye başladıysa hafifçe dudaklarınız, daha derin nefesler almaya başladıysanız, kıpır kıpır olduysa içiniz onayı aldınız demektir. Eğer anlamsız düşünceler girdiyse hayalinize, hissedemediyseniz o anı, yaşayamadıysanız hayalinizi bilinç dışınızda değiştirmeniz gereken bir şeyler vardır demek ki. Bilin ki o içinizde yaşayan bilge ruhunuz size asla yalan söylemez.