Ali Denizci, hayatta kaybetmekten korktuğu her şeyi bırakmış ve 3 buçuk sene sokaklarda yaşamış. Bu sırada alkole vermiş kendini ve neredeyse ayık gezdiği hiç bir vakit kalmamış. Arada ne yazık ki yoğun bir şekilde uyuşturucuya da başlamış. Kaldırımlarda, banklarda uyuyan insanlar görürsünüz ya ara ara, işte onlardan biriymiş. Bir gün kardeşleri tesadüfen izini bulmuş ve hemen doktorlara götürmüşler fakat teşhis iç açıcı değilmiş. Karaciğer iflas etmiş ve sekiz ay ömrü kaldığını öğrenmiş… Peki sonra ne yapmış Ali Denizci?
Çocukluğumdan hatırlıyorum da mahallede birinin bir derdi olduğunda o dert, bütün mahallelinin olurdu. Ne olduğunun hiç önemi yoktu. Herkes ihtiyaç sahibi komşusuna zarif bir şekilde, kırmadan elinden gelen yardımı gerekiyorsa gizlice yapar ve yarasına merhem olmaya çalışırdı.
Çocuklar bütün mahallenin çocuğuydu. Öyle Bu Ayşe’nin annesi, Ali’nin annesi yoktu. Kızılınca bütün çocuklara kızılabilir veya kendi çocuğuna bir şey vereceği zaman bütün çocuklara göre verilirdi. Hangi arkadaşımızın annesi evdeyse okul dönüşü ona gidilebilir ve karınlar doyurulabilirdi.
Bütün mahalle çoğu zaman tek bir ev gibiydi…
Bügün, hızlı gelişen teknoloji, internet, şehir hayatının metropollerde yığılması sonucu giderek yalnızlaştı insanlar. Artık kimse apartmanda kimlere komşu olduğunu bile bilmiyor. Otobüslerde yaşlı ve ihtiyaç sahiplerine yer verenler yok denecek kadar azaldı. En acısı da muhtaç biri ile yolda karşılaştığında yüzünü diğer tarafa çevirerek görmezden geliniyor.
Bundan tam 7 sene evvel Ali Denizci ve Musa Dede bir araya gelerek Balat’ta “Derviş Baba Deliler, Abdallar, Meczuplar ve Aşıklar Kahvehanesi” isimli bir yer açıyorlar. Amaçları yolda kalanların yollarına devam etmelerini sağlamak.
Ali Denizci “Görüyorsan, duyuyorsan sorumlusun” diyor peki siz?
Diyeceksiniz ki bu nerden akıllarına gelmiş. Ali Denizci Yeniköy’de bir yalıda dünyaya gelmiş varlıklı, eğitimli bir ailenin oğlu. Eğitiminin bir kısmını yurt dışında tamamlamış. Kendi anlattığına göre ailesinden aldığı en önemli öğüt “Aman oğlum paranı iyi koru, kaybetme ve hep kazanmanın yoluna bak” Bu tavsiye Denizci’nin kulaklarında çınlaya çınlaya hayata başlamış ve ilk milyonunu 26 yaşında kazanmayı başarmış fakat korkudan para gidecek diye hiç bir sebepten dokunamıyormuş. Bu gerilim en sonunda ona fazla gelmiş ve her şeyi bırakarak sokaklarda yaşamaya başlamış. Bir nevi hayata protesto gibi. Kaybetmekten korktuğu her şeyi kendisi bırakmış.
Aslında bu gerçekten çok büyük cesaret gerektiren bir davranıştır. 3 buçuk sene sokaklarda yaşamış. Bu sırada alkole vermiş kendini ve neredeyse ayık gezdiği hiç bir vakit kalmamış. Arada ne yazık ki yoğun bir şekilde uyuşturucuya da başlamış. Kaldırımlarda, banklarda uyuyan insanlar görürsünüz ya ara ara, işte onlardan biriymiş Ali Denizci de. Bir gün kardeşleri tesadüfen izini bulmuş ve hemen doktorlara götürmüşler fakat teşhis iç açıcı değilmiş. Karaciğer iflas etmiş ve sekiz ay ömrü kaldığını öğrenmiş…
Ailesi son derece üzgün olsa da Ali fırsatını bulunca ömrünün de az kaldığını öğrendiği için yanlarından kaçmış. Artık onun için hayattan bir şey beklemek iyice geride kalan bir düşünceden ibaretmiş.
Aşiyan mezarlığına giderek kendisine deniz manzaralı bir mezar satın almış. Ve kendi sözleriyle: “Sekiz buçuk aç satın aldığım mezarın içine girerek yaşadım. Yiyeceğim, içkim, gazetem her gün geliyordu ve nereden geldiğini hiç bilmiyordum. Ayık hiç anım da olmadığı için üzerinde düşünmüyordum bile…” Bu sürenin sonunda hala ölmeyince mezardan çıkmaya karar vermiş ve kendine hayatın sırrını öğretecek bir rehber, üstat aramış.
Bir süre Sufi bir üstadın yanında eğitim aldıktan sonra sokakta yaşayanların halini en iyi kendisi bildiğinden onlara yardım için bu derneği oluşturmuş.
Tamamen gönüllülük esasına göre çalışılan bir sistemi olan Derviş Baba’nın yüzlerce gönüllüsü var. Gönüllüler de kendi aralarında gruplanmış durumdalar. Herkes ilgili olduğu konuya hakim ve o konuda hizmet veriyor. Kapı herkese açık, din, siyaset, tabiiyete bakılmaksızın herkesin yardımına koşmaya çalışan bu dernekte zamanınız varsa zamanınızı, bilginiz varsa bilginizi, gücünüz varsa emeğinizi ve paranız varsa paranızı bağışlayabiliyorsunuz.
Kadıköy şubesi açıldıktan sonra sırada Ankara, İzmir, Bursa, Manisa şubelerinin açılışları planlanıyor.
Ali Denizci’nin hayat görüşü; “Görüyorsan, duyuyorsan sorumlusun.” Kendi deyişiyle hala kendisine biçilen 8 aylık ömrü kullanıyor. Vaktiniz varsa gidin bir çay için…
dervisbaba.net
İlgili yazılar
Özgür Yaşamın Sırrı: Sorumluluk
Gurur Duyulacak Sosyal Sorumlular
Süpermarketten hayvan barınaklarına örnek proje