20 Ekim Dünya Osteoporoz Günü: 10 soruda riskinizi öğrenin!

Kemiklerin sessiz hırsızı olarak tanımlanan osteoporoz 50 yaş üzeri her 3 kadından ve her 5 erkekten birinde görülüyor. Sağlıksız beslenme ve yetersiz fiziksel aktivite nedeniyle görülme sıklığı giderek artan kemik erimesi, kişilerin yaşam kalitelerini ve hatta sağ kalım sürelerini azaltıyor.

20 Ekim Dünya Osteoporoz Günü: 10 soruda osteoporoz riskinizi öğrenin

Yaşam tarzında yapılan küçük değişikliklerle kemik erimesinden korunmak mümkün olabiliyor. Memorial Ankara Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü’nden Uz. Dr. Gülseren Kayalar, “20 Ekim Dünya Osteoporoz Günü” öncesinde kemik erimesi ve korunma yöntemleri hakkında bilgi verdi.

İlerleyen yaşla birlikte kırıkların oluşma sıklığı artıyor

En sık görülen metabolik kemik hastalığı olan osteoporoz, kemik yoğunluğunun ve kalitesinin azaldığı bir hastalıktır. Bu hastalıkta kemik kütlesindeki azalma nedeniyle kemik daha kırılgan bir hale gelmekte ve kırıkların oluşma riski artmaktadır. Kemik erimesi genellikle omurga, kalça ve el bileğinde kırıklara neden olmaktadır. Bununla birlikte diğer kemiklerde de kırıklar görülebilir. Kemik erimesine bağlı kırıkların görülme sıklığı kadın ve erkeklerde özellikle omurga ve kalça bölgesinde ilerleyen yaşla birlikte daha da artmaktadır.


Belirti vermeden sessizce ilerliyor

Kemik erimesi sessiz ve ilerleyici bir hastalık olduğundan ilk osteoporotik kırık ortaya çıkana kadar belirti vermeyebilir. Omurgada oluşan kırıklar sırtta şiddetli ağrıya, kamburluğa ve boy kısalmasına yol açabilmektedir. Fonksiyonel bağımlılık yaratması nedeniyle yaşam kalitesini olumsuz etkileyen kalça kırıkları, genellikle cerrahi müdahale gerektirmektedir. Kemik erimesi erken teşhis sayesinde büyük oranda tedavi edilebilen bir hastalıktır. Yaşam tarzı değişiklikleri ve uygun ilaç tedavisiyle kemik kaybı yavaşlatılabilmekte ve birçok kırık önlenebilmektedir.

Gençlerde de görülüyor

Kemik yoğunluğundaki azalmaya bağlı sinsi bir şekilde ilerleyen osteoporoz, ağrılı kemik kırıkları, şekil bozuklukları, boyda kısalma, sırtta kamburlaşma, bel ve sırt ağrıları ile kendisini gösteren sinsi bir hastalıktır. Kadınlarda menopoz sonrası erkeklerde ise 65 yaş ve üzerinde ortaya çıkmaktadır. Yapılan araştırmalar kemik erimesinin gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde arttığını göstermektedir. Yaşlanmaya bağlı olarak ortaya çıkan fizyolojik bir hastalık olan osteoporoz; genetik nedenlerle genç yaştaki kişilerde de görülebilmektedir.

Kalsiyum ve D vitamini alımı çok önemli

osteoporoz belirtileri nelerdir

Kemik erimesi tedavisinde en önemli yöntem beslenme ve yaşam tarzı değişikliklerinin yapılmasıdır.Günlük 800-1200 mg kalsiyum alınmalı güneş ışığı ve diyetle yeterli D vitamini alımı sağlanmalıdır. Her gün en az 30 dakika boyunca düzenli fiziksel aktiviteler yapılmalıdır. Sigaradan ve aşırı alkol tüketiminden uzak durulmalıdır. Bu önlemlerle birlikte doktorun önerdiği ilaç tedavisine devam edilmesi kemik erimesini yavaşlatacaktır. Bunların yanı sıra kemik erimesini tetikleyen en önemli faktörlerden biri olan düşmelerin önlenmesi için de bir takım önlemler alınması gerekmektedir. Düşmeleri azaltmak için denge, kas güçlendirme ve postür egzersizleri düzenli olarak yapılmalıdır. İleri yaşlarda baston, yürüteç gibi yardımcı eşyalar kullanılmalıdır. Ev ve iş yerlerinde ayağa takılacak kablo ve kordonlar bulunmamalı ve zemin kaymayan bir materyal ile kaplanmalıdır. Merdiven, duş, küvet ve klozet kenarlarına tutamaklar yerleştirilmelidir.

Yılda bir kemik yoğunluğunuzu ölçtürün

Sinsi bir hastalık olan Osteoporoz tedavisinde erken tanı büyük önem taşımaktadır. Risk grubundaki hastaların kemik mineral yoğunluğundaki değişimler 1-2 yılda bir yapılan kontrollerle mutlaka izlenmelidir. Kan ve idrar tahlilleri yaptırılarak kemik yıkımının arttığı veya yapımının azaldığı gösterilebilir. Yapılan kontroller ve alınan önlemlerle doruk kemik yoğunluğu en uygun düzeyde tutularak Osteoporozdan korunmak mümkündür. Ayrıca çocukluktan döneminden itibaren yapılan aktif spor, yeterli derecede alınan D vitamini ve kalsiyum kemik erimesini önlemenin başlıca yollarındandır.

Doktor takibini ihmal etmeyin

Osteoporoz tedavisinde kemik yıkımını azaltan ve kemik yapımını uyaran ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçlar mutlaka fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı kontrolünde kullanılmalı ve düzenli takip edilmelidir. Meydana gelen kırıklar, normal kırıklar gibi ortopedik yöntemler ile tedavi edilir. Kırık sonrası erken mobilizasyon ve sekel kalmasını önlemek için fizik tedavi ile rehabilitasyon gereklidir.

Risk faktörlerini bilin ve önleminizi alın

Kemik erimesiyle mücadele etmenin ilk basamağı, risk faktörlerinin bilinmesidir. Kişiler risk altında olduklarını bilirlerse kemik erimesini yavaşlatmak ve önlemek mümkün olabilmektedir. Kemik erimesini tetikleyen en önemli risk faktörleri; ileri yaş, cinsiyet (kadınlarda daha sık görülüyor), aile öyküsü, daha önceki kırıklar, uzun süre kortizon kullanımı, romatoid artrit, alkol, sigara, düşük beden kitle indeksi ve kemik mineral yoğunluğu, yetersiz fiziksel aktivite, düşük kalsiyum alımı ve D vitamini yetmezliği olarak sıralanabilir.

Aşağıdaki sorulardan bir veya birkaçına “evet” cevabı veren kişiler kemik erimesi açısından risk altındadır. Bu kişiler vakit kaybetmeden uzmana başvurarak, fiziksel muayene, kan-idrar testleri, röntgen ve kemik yoğunluğu ölçümü yaptırmalıdır.

1) Anne veya babanızda basit bir zorlanma veya hafif bir düşme sonrasında kalça kırığı oldu mu? Sırtında kamburluk      gelişti mi?


2) Kendinizde hafif zorlanma sonucunda kırık oluştu mu?

3) 45 yaşından önce menopoza girdiniz mi? (Kadınlar için)

4) Son bir yıl içinde boyunuz 3 santimetreden fazla kısaldı mı?

5) Vücut kütle indeksiniz 19 kg/m2‘nin altında mı?

6) Üç aydan daha uzun süre kortizon içeren ilaç kullandınız mı?

7) Romatoid artrit hastalığınız var mı?

8) Günlük süt veya süt ürünleri tüketiminiz yetersiz mi?

9) Günlük direkt güneş ışığına maruz kalma süreniz 10 dakikadan az mı?


10) Sigara içiyor musunuz?

Menopoz döneminde yanlış diyet kemik erimesini artırıyor


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.