Kişinin sosyal ilişkilerini etkileyen, yaşam kalitesini bozan saç koparma hastalığına sık olarak depresyon, kaygı bozuklukları, alkol ve madde kullanımı ve diğer dürtü kontrol bozuklukları eşlik ediyor.
Saç, sakal ve kaş koparmak psikolojik bir rahatsızlık! Eşlik eden hastalıkların mutlaka tedavi edilmesi gerektiğine dikkat çeken uzmanlar, davranış terapisinin tedavide olumlu etkileri olduğunu vurguluyor.
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, tıptaki adı “Trikotilomani” olan saç koparma hastalığını, “Kişiyi saçlarını ya da vücut kıllarını yüzey derisinden ayıracak şekilde çekmeye zorlayan bir hastalık” olarak tanımladı.
Aile ve sosyal ilişkileri etkileniyor
Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, kişinin saç koparmasına neden olan şeyin saç koparmadan önce yaşadığı yoğun gerginlik ve saç kopardıktan sonra yaşadığı rahatlama hissi olduğunu söyledi. Saç koparmanın bireyin yaşam kalitesini etkilediğini belirten Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Kişinin saçlarını koparması nedeni ile kafa derisinde saçsız, açık alanlar belirir. Bu açık alanlar ve kötü görüntü nedeni ile kişi saçlarını peruk, eşarp, şapka ya da başka yöntemlerle saklamaya çalışır. Kişi için hastalık ruhsal sıkıntı vermekle kalmaz, bu davranışını önleyemediği için çevresinin eleştirileri nedeni ile aile-sosyal yaşantısı da etkilenir.
Başkalarının yanında zorunlu olarak saçlarının görünmesini gerektiren doktor muayenesi, kuaför, deniz gibi ortamlar kişinin korkulu rüyası haline gelir. Bazen kişi saçları yerine kaşlarını, kirpiklerini koparıyor olabilir. Bu durum gizlenmesi daha zor bir hal yaratır. Özellikle kasıklar ve koltuk altından kıl koparılması durumunda daha sık olan apseler oluşabilir. Kimi zaman hasta kopardığı kılları yutabilir, bu durum kronik biçimde devam ederse bağırsaklarda top haline gelen kıllar barsak tıkanmalarına sebep olabilir.”
Kızlarda daha sık görülüyor
Saç koparma hastalığının ergenlik döneminde başladığını belirten Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, “Her ne kadar hastalık çocukluktan yaşlılığa her yaşta görülebilse de genellikle 12–13 yaşlarında ergenliğe geçiş döneminde başlar. Kızlarda daha fazla görülmekle birlikte bıyık sakal koparan erkeklerin de sayısı az değildir. Fakat kadınlar koparma sonrası başta beliren kelliği saklamakta zorluk çektikleri için tedaviye daha sık başvururlar. Erkeklerde kelliğin toplumsal olarak kabul görmesi, sakal ve bıyıktaki açıklıkların tıraş olarak kapatılabilmesi sebebiyle hastalık daha rahat saklanabilir” dedi.
“Saç koparma hastalığına duygu kontrolü, hareket, alışkanlık oluşumu ve dürtü kontrolüne ilişkin alanları birbirine bağlayan beyin yollarındaki anormalliklerin sebep olduğu düşünülür” diyen Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, “Trikotilomani yani saç koparma hastalığı belirtilerin varlığına göre teşhis edilir, bunun için özel bir test yoktur. Trikotilomaniye sık olarak depresyon, kaygı bozuklukları, alkol ve madde kullanımı ve diğer dürtü kontrol bozuklukları eşlik eder” uyarısında bulundu.
Trikotilomani için en önemli tedavinin, alışkanlığı tersine çevirme adı verilen bir davranış terapisi olduğunu ifade eden Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, şunları söyledi:
“Temel olarak, bu, kötü bir alışkanlığı, zararlı olmayan başka bir şeyle değiştirmek anlamına gelir. Bu yaklaşımla, saç koparma hastalığı olan kişiler ilk önce saçlarını ne zaman, hangi durumlarda, nerelerde kopardıklarını tanımlarlar.
Sonra saçlarını koparma dürtüsünü hissettiklerinde yaşadıkları gerilimi hafifletmenin başka bir yolu öğretilir ve beyinde bu gerilim ile uyarılan bozuk hareket-davranış devresi başka yere yönlendirilir.
Bazen bu davranış saçlarını koparmak için kullandıkları eli sıkıca yumruk yapmak kadar basit olabilir. Kimi zaman kıl koparmayı fiziksel olarak engelleyecek parmak bandajları, bereler de kullanılır.
Çünkü kıl koparma çoğu zaman farkına varılmadan, otomatiklik kazanmış halde yapıldığı için bu fiziksel engeller ve kayıtlar kişinin kıl kopardığını fark etmesini sağlayacaktır.”
Stres yönetimi öğrenmeli
İlaç tedavilerinin hastalığın belirtilerini hafiflettiğini ifade eden Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, “Tedavide antidepresan ve antipsikotik ilaçlar kullanılabilir. En etkili tedavi yöntemi ise ilaç tedavisi ve psikoterapinin birlikte uygulanmasıdır.
Ancak hastalığın kesin çözümü olarak tanımlanan bir tedavi henüz bulunmamaktadır. Belirtiler başlar başlamaz tedaviye başlamak daha iyi sonuç verir. Stresli durumlarda saç koparmanın artması nedeni ile bu kişilere stres yönetimini öğretmek de etkili olacaktır” dedi.