Yanlış pozisyonda oturmak omurgayı bozuyor!

Yanlış pozisyonda oturmak omurgayı bozuyor! Doğru oturuş nasıl olmalı? Pandemi sürecinde ofislerin evlere taşınması, virüse karşı alınan önlemler ve dijital bağımlılığın artması daha uzun süre oturarak sabit biçimde kalmamıza neden oldu. Bu duruma yanlış oturma şekli de eşlik edince, kas iskelet sorunları kaçınılmaz oldu.

Yanlış pozisyonda oturmak

Yanlış pozisyonda oturmak omurgayı bozuyor!

Ortaya çıkacak problemlerin nefes kalitemizi bile etkileyeceğini dile getiren Romatem Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Yaşar Kutlu “Uzun süre yanlış pozisyonda oturmak kuyruk sokumunda bir baskı oluşturarak omurlara daha fazla basınç uygulamasına neden oluyor. Bu da ağrı sorununa yol açabiliyor. Tedavi edilmediği takdirde ise bel, boyun fıtıklarından duruş bozukluklarına kadar omurga ile ilgili birçok rahatsızlıkla karşılaşabiliriz” ifadelerini kullandı.


İşe gidip gelirken, ofiste çalışırken, ders yaparken veya evde dinlenmek gibi günlük hayatta birçok aktivitemizi oturarak gerçekleştiriyoruz. Öyle ki İngiltere’de yapılan bir çalışma yetişkinlerin günde ortalama 9,5 saat hareketsiz kaldığını ortaya çıkardı. Bu durum Tip 2 diyabet, kalp rahatsızlıkları, kas ve iskelet sistemi gibi birçok sağlık sorunlarını da beraberinde getiriyor.

Fakat, insan vücudu dik duracak şekildedir. O yüzden harekete dayalı olarak ayakta kalmak ise kalp ve kardiyovasküler sistemlerin daha etkili çalışmasını sağlarken aynı zamanda bağışıklık sisteminin önemli bir bölümünü oluşturan bağırsaklarında verimli olmasına katkı sağlıyor.

Omurganın doğal eğrilikleri korunması gerekiyor

Omurgalarımızın doğuştan fizyolojik eğrileri olduğunu dile getiren Romatem Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Yaşar Kutlu, “Oturduğumuz sandalyeden baktığımız bilgisayara kadar birçok etken bu durumu etkileyebilir. O yüzden bel ve boynun doğal eğriliklerini destekleyici şekilde oturmalıyız.

Bizler normal oturuş pozisyonunda sandalyeye tüber isçi dediğimiz kemik çıkıntılarımız ile temas ederiz, kuyruk sokumu kemiğimiz temas etmez. Ama uzun süre oturma yada bacak bacak üstüne atma, bağdaş kurma gibi yanlış pozisyonlarda ise kuyruk sokumu kemiği baskı altında kalır.


Bu durumda pelvic taban dediğimiz kas ve fasya tabakalarını gerer, onlarda bel sırt boyun kaslarını gerip bel sırt boyun ve baş ağrılarına sebep olabilir. Bu yüzden iş yerinde ağrıyan başımızın nedeni bile yanlış oturmaktan ya da hareketsiz kalmadan kaynaklı olabilir. Belimize ne kadar az baskı oluşursa o denli doğru oturma pozisyonundayız.

Günümüzün büyük bölümünü çalışarak geçiriyoruz. Bu esnada çok dikkat etmemiz gerekiyor. Sandalyede doğru olmayan oturuş biçimi ise kan ve enerji dolaşımı yavaşlatır, bağırsakların çalışmasını yavaşlatır. Aslında çok masum olarak gördüğümüz oturmanın yanlış bir hal alması zararları daha da çok arttırıyor” dedi.

Doğru oturuş nasıl olmalı?

Kutlu sözlerine şöyle devam etti:”Uzun süre oturma, kötü duruş vücudun doğal işleyişini büyük oranda bozabilir. Otururken de bazı noktalara dikkat etmek gerekiyor.

Örneğin; hiçbir zaman unutmamız gereken konu dik oturmalıyız. Sırtınızın sandalyeyle rahatça buluşmadığı yerler varsa, özellikle sırtın alt bölgesinde bir sırtlık veya minder kullanmalıyız. Gerekirse boynumuzda desteklenmeli. Dirseklerimizi yanlarda tutarak kollarda bir L şekli oluşturmalıyız.

Dizlerimizin arkası ile sandalye arasında küçük bir boşluk sağlamalıyız aynı zamanda baldırımıza baskı oluşmaması için ayaklarımız yere tam basmalı. Çalışırken ekran bakma uzaklığı 50 – 70 cm. arasında olmalıdır. Telefon, bilgisayar ya da televizyon karşısında sırtınızı kamburlaştıran, boynunuzu düzleştiren bir açı oluşmaması gerekiyor.


Burada şuna dikkat etmeliyiz ekranın en üst kısmı göz hizasında olmalı. Bükük bir şekilde, ayakları sarkan veya düzgün olmayan, sırtı tam olarak desteklemeyen bir monitöre, telefon ekranına veya belgeye bakarken boynu uzun süre geren ve dizleri, ayak bileklerini çapraz şekilde olan oturma tarzlarından ise kaçınılması gerekiyor.”

Omurga sağlığı için neler yapılmalı?


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.