Vücutta oluşan şişlikleri göz ardı etmeyin!

Vücutta oluşan şişlikleri göz ardı etmeyin! Kaslar, tendonlar, kan damarları, sinirler ile eklemi çevreleyen dokular ‘yumuşak dokular’ olarak sınıflandırılıyor. Bu dokularda gelişen kötü huylu tümörlere de yumuşak doku kanserleri, tıp dilindeki adıyla ‘sarkom’ deniliyor.

vücutta şişlik

Vücutta oluşan şişlikleri göz ardı etmeyin!

Bu tümörlerin yüzde 60 gibi yüksek bir oranı kollar, bacaklar ve kalçalarda oluşurken, yüzde 40’ı da göğüs, batın, baş ile boyunda gelişiyor. Nedeni henüz tespit edilemeyen yumuşak doku tümörleri genellikle genç erişkinlerde ve çocuklarda ortaya çıkıyor. Öyle ki çocukluk çağı kanserlerinin yüzde 15’ini sarkomlar oluşturuyor.


Acıbadem Dr. Şinasi Can (Kadıköy) Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Selami Çakmak, kötü huylu yumuşak doku tümörlerinin hasta tarafından fark edilecek boyuta ulaşana dek ağrısız bir şekilde büyüyebildiği uyarısında bulunarak, “İlk belirtiler de sinsi başlayabiliyor; künt ve sürekli hafif bir ağrı şeklinde olabiliyor. Erken tanı için özellikle bu ağrıların dikkate alınması son derece önemlidir” diyor.

Nedeni henüz bilinmiyor

Yumuşak doku tümörlerinin oluşum nedeni henüz kesin olarak bilinmese de DNA’da meydana gelen mutasyonların bu kanserin gelişiminden sorumlu olduğu düşünülüyor. Ayrıca aileden geçen bazı kalıtsal hastalıklar, lenfödem, HPV gibi bazı virüsler, radyoterapi, arsenik gibi bazı endüstriyel kimyasallar, bazı travmalar ve böcek ilaçları riski artıran faktörler arasında yer alıyor.

Vücuttaki şişlikleri önemseyin!

Yumuşak doku tümörleri uzun süre herhangi bir belirti vermeden büyüyebiliyor. Tümör vücudun hangi bölgesini tutmuşsa belirtiler de o yere göre değişiyor. Genellikle de kollarda, bacaklarda veya gövdede oluşan şişlik veya kitle ile sinyal veriyor. Prof. Dr. Selami Çakmak, şişliğin ağrılı veya ağrısız olabildiğini belirterek, “Kötü huylu tümör yakınında bulunan kemik veya sinir dokusuna yaslanmış ve ona hasar vermişse; ağrı, uyuşma, karıncalanma ya da yangı şeklinde karşımıza çıkabiliyor.


Ancak ağrılar sinsi başlayabiliyor; ilk başlarda künt ve sürekli hafif bir ağrı şeklinde olabiliyor. Hareket ile aktivite artışıyla şiddetlenmeyen ağrı istirahat halindeyken de gelişebiliyor. Akşam saatlerinde ve geceleri kötüleşebiliyor. Tümör yerleştiği kemikte dokunun zayıflamasına yol açmışsa basit bir düşme veya hafif bir travmayla kemik kırılabiliyor” diyor. Bu belirtilere ateş ve gece terlemeleri de eşlik edebiliyor.

Biyopsi, tedavinin başarısını etkiliyor

Hastadan alınan detaylı öykü ve muayene sonrasında başvurulan röntgen, ultrason, tomografi ve MR gibi vücut görüntüleme yöntemleriyle sorunun kaynağı, tümörün vücuttaki yeri ve varsa soruna neden olan kitlenin özellikleri hakkında bilgi ediniliyor. 

Prof. Dr. Selami Çakmak, tümör tedavisinin karar ile planlama sürecinde ilk ve en önemli aşamalardan birinin ‘biyopsi’ yöntemini planlamak olduğuna dikkat çekerek, “Çünkü hatalı alınan biyopsiler tedavi sonucunu negatif yönde etkileyebiliyor. Biyopsi sonucunda tümörün kötü huylu olduğu belirtilmişse vücudun diğer bölgelerini de inceleyecek kemik sintigrafisi ve PET-CT gibi tetkiklerin ardından hemen tedavi aşamasına geçiliyor” diyor.

Multidisipliner yaklaşım çok önemli

Yumuşak doku kanserinin ana tedavisi, geniş sınırlarla yapılan, yani tümörün vücutta hiçbir kalıntısı kalmayacak şekilde çıkartıldığı cerrahi yöntem oluyor. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Selami Çakmak, “Bazı durumlarda ameliyattan önce veya ameliyat sonrasında tedaviye ek olarak kemoterapi veya radyoterapi eklenebiliyor” diyerek, şöyle devam ediyor:


Bu tedavi yöntemlerinin hangisinin önce yapılacağına ortopedist, tıbbi onkolog, radyasyon onkoloğu ve plastik cerrahi uzmanından oluşan bir takım çalışmasıyla karar veriliyor. Tedavinin planlaması baştan iyi yapıldığı takdirde cerrahi tedaviden daha iyi sonuçlar alınıyor. Dolayısıyla tedavinin başarısında multidisipliner yaklaşım ve iyi bir planlama kilit rol üstleniyor.”

Yumuşak doku sarkomu kanseri nedir? Teşhis ve tedavisi nasıldır?


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.