Melankoli: İç dünyasında yalnızlaşan kişi derin acılı bir mutsuzluk, umutsuzluk hali yaşar!

melankoli

Gizemli bir duygu hali olan melankoli, sıklıkla hüzünle eş anlamlı olarak kullanılsa da uzmanlar bu kelimenin depresyon ve hüzün arasında farklı bir kavram olduğunu belirtiyor.

Melankoli kişinin kendisini yataktan kaldıracak sebebi dahi bulamadığını ifade eden Uzman Klinik Psikolog Penbesel Özdemir Yağız, “Hayatta ve ayakta kalacak hedefler yok olmaya başlar melankolide, bu noktada depresyonla örtüşen taraflar vardır. Melankolik depresyon ise depresyonun çok ağır bir türüdür.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Penbesel Özdemir Yağız, melankoli hakkında bilgi verdi.


Uzman Klinik Psikolog Penbesel Özdemir Yağız, sanatçı Erol Evgin’in seslendirdiği şarkıda ‘’Dipsiz bir kuyu gibi karardı dünya’’ dediğini hatırlatarak, “Melankoli tam da dünyamızın dipsiz bir kuyu gibi kararması aslında, zaman zaman melankoli kelimesini biz hüzün gibi kullansak da melankoli, depresyon ve hüzün arasında kavramsal olarak farklar vardır.” dedi.

Melankoli: Derin acılı bir mutsuzluk, umutsuzluk

Melankoli kelimesinin Milattan Önce 400’lü yıllardan itibaren Hipokrat tarafından bir takım ruhsal hastalıkları tanımlamak için kullanılan kadim bir kelime olarak karşımıza çıktığını anlatan Uzman Klinik Psikolog Penbesel Özdemir Yağız, “Özellikle tarih boyunca sanat ve felsefe açısından yaratıcılığın ön koşulu gibi görülüp romantize edilse de psikolojik açıdan değerlendirdiğimizde çok acı verici bir tablo karşımıza çıkar. Keder, derin acılı bir mutsuzluk, umutsuzluk, kişinin sevme kapasitesinin kaybı, hüzün, dış dünyaya karşı ilgisizlik, basit gündelik aktivitelerden kaçınmalar da bulunması, kendisine yönelmiş suçluluk duyguları, öz saygını azalması gibi belirtiler söz konusu melankolide.” diye konuştu.

Melankolik depresyon depresyonun çok ağır bir türü

Uzman Klinik Psikolog Penbesel Özdemir Yağız, bu kelimenin zamanın ruhuna göre de anlamını değiştiren bir kelime olduğunu, melankolik depresyon olarak ele alındığında duygu durumunda melankolinin depresyonla örtüşen taraflarının var olduğunu anlatarak, şöyle devam etti:

“Biz melankoliye baktığımızda kişinin egosundan, benliğinde, o enaniyetinde büyük ölçüde bir zayıflama görürüz. Ego boş ve değersiz haldedir. Kişi adeta cezalandırılmayı bekleyen, kendini kötüleyen, eleştiren bir haldedir. Melankoli kişi kendisini yataktan kaldıracak sebebi dahi bulamaz. Hayatta ve ayakta kalacak hedefler yok olmaya başlar melankolide, bu noktada depresyonla örtüşen taraflar vardır. Melankolik depresyon ise depresyonun çok ağır bir türüdür. Özellikle melankoli içerisindeki kişide terk edilmişlikle dolu bir ruh hali vardır. Yalnızlıkla örülmüştür. Ruhu kasvet, iç sıkıntısı umutsuzluk, karamsarlık tüm bunlar melankolik depresyonda gördüğümüz belirtilerdir.”


Freud melankoliyi acı verici bir yara gibi tarif ediyor

Freud’un melankoliyi “Kişinin kendilik değerinde bir düşüş vardır, kişi kendi ihtiyaçlarından ve arzularından uzaklaşmaya neredeyse sebep olan bir geri çekilme biçimine girer; benliği ıssızlaşır, güçsüzleşir’’ diye acı verici bir yara gibi tarif ettiğini anlatan Uzman Klinik Psikolog Penbesel Özdemir Yağız, “Bu noktada depresyonla melankoliyi karşılaştırdığımızda melankoli ne hüzün diye hafifletebileceğimiz bir durumdur ne de depresyondaki belirtilerle tek başına karakterizdir. Melankoli aslında depresyonun ağır halidir.” dedi.

Kişide belirgin zayıflama, halsizlik görülür

Uzman Klinik Psikolog Penbesel Özdemir Yağız, melankoli kişinin ruhsal durumundaki çökkünlükten ziyade fiziksel belirtilerin de görüldüğünü ifade ederek, “Kişinin hareketlerinde yavaşlama söz konusudur. Bununla birlikte kişinin önceden yapmayı sevdiği şeylerden hoşlanmadığı, keyif almadığı bu sebeple davranışsal olarak birtakım kaçınmalar yaşadığı görülür. Gittikçe dış gerçeklikten iç gerçekliğe doğru kapandığı birtakım davranışsal bozulmalar da görülür. İştahsızlık, uykusuzluk gibi fizyolojik belirtiler de olur. Kişide belirgin zayıflama, halsizlik, postüründe içe kapanık pozisyon karşımıza çıkabilir.” dedi.

Çevresel stres faktörlerinin melankoliyi de depresyonu da etkilediğini kaydeden Uzman Klinik Psikolog Penbesel Özdemir Yağız, “Dolayısıyla deneyimlediğimiz her şey melankolik bir ruh haline girmemize etki gösterebilir. Mizacımızın bir etkisi vardır, genetiğimizin bir etkisi vardır, çevresel faktörlerin de etkisi vardır.” diye konuştu.

Depresif belirtiler geçicidir, kişinin karakterini değiştirmez

Melankolide kişinin iç dünyasında yalnızlık ve sıkıntı olduğunu, neredeyse zihinsel uğraşısının da sadece kendisiyle ilgili olduğunu ifade eden Uzman Klinik Psikolog Penbesel Özdemir Yağız, “Tüm zihinsel uğraşları da ona suçluluk, pişmanlık gibi duyguları hissettiren, yaralayan hatta neredeyse cezalandırılma arzusu doğuran şekilde işgalci düşüncelerdir. Kişi melankolik bir depresyondaysa bu depresif belirtileri onun kişilik özellikleriyle karıştırmamamız gerekiyor. Depresif belirtiler geçicidir, kişinin karakterini değiştirmez.  Bu durumda kişilik özellikleriyle hastalığı ayırt etmek durumundayız.” dedi.

Güneş ışığının daha az ve günlerin daha kısa olması melankoliyi etkiliyor

Hormonlar, mevsimsel değişiklikler, yaşamımızdaki çevresel streslerin artması karşısında melankolinin etkilenebildiğini de söyleyen Uzman Klinik Psikolog Penbesel Özdemir Yağız, “Bununla birlikte melankolinin şiddeti etkilenebilir. Yastayken sevdiğimiz bir nesnenin somut olarak kaybını yaşarız, fakat melankolide gerçeklikte var olan sevdiğimiz bir nesnenin kaybından ziyade bunu kaybetme ihtimali gibi daha soyut bir düzlem söz konusudur. Her ikisinde de ortak birçok nokta vardır. Hissedilen duygular birtakım güçlükler gibi. Fakat ayrıştıkları nokta özellikle yasta sevilen bir kişinin somut olarak kaybının yaşanmasıdır. Melankolide kişi daha çok iç dünyasında yalnızlaşır.” şeklinde devam etti.


Güneş ışığının daha az olması ve günlerin daha kısa olmasının melankoliyi etkileyip etkilemediğine ilişkin de Uzman Klinik Psikolog Penbesel Özdemir Yağız, “Elbette etkilemektedir. Klinik açıdan[1] değerlendirdiğimizde sonbahar, kış ayları itibariyle depresyon artmaktadır.” dedi.

Obsesif kompulsif bozukluk ile baş edebilmenin 7 etkili yolu!


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik hiçbir oluşumun parçası değildir.