Halsizlik ve geçmeyen ağrıların nedeni bu gizli hastalık olabilir!

Geçmeyen yorgunluk, yaygın vücut ağrıları ve halsizlik gibi şikayetlerin arkasında, “gizli hastalık” olarak da bilinen paratiroid adenomu yatıyor olabilir. Kandaki yüksek kalsiyum seviyesiyle (hiperkalsemi) kendini belli eden bu durum, parathormon fazlalığından kaynaklanır. Erken teşhis edilmediğinde kalp ve böbreklerde kalıcı hasara yol açabilen bu hastalığın tedavisi ise paratiroid ameliyatı ile mümkündür.

Paratiroid adenomu kaynaklı yüksek kalsiyum (hiperkalsemi) ve parathormon fazlalığı belirtileri ve paratiroid ameliyatı.

Halsizlik ve geçmeyen ağrıların nedeni bu gizli hastalık olabilir: Paratiroid adenomu nedir?

Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri’nden Endokrin Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Erhan Ayşan, bu sinsi hastalığın basit bir kalsiyum testi ile anlaşılabileceğini belirtiyor. Teşhis konulduktan sonra, adenomun yeri görüntüleme yöntemleri ile saptanır ve iyi huylu tümör cerrahi ile alınır. Paratiroid bezlerindeki bu sorun çözüldüğünde, hastaların yaşadığı kemik erimesi ve kalp damar hastalıkları riski gibi ciddi sağlık sorunları da ortadan kalkar.

📌 “Gizli hastalık” paratiroid adenomu hakkında öne çıkanlar

  • Prof. Dr. Erhan Ayşan, halsizlik, yorgunluk ve yaygın vücut ağrısı gibi belirsiz şikayetlerin altında paratiroid adenomu olabileceği konusunda uyarıyor.
  • Paratiroid bezlerindeki iyi huylu bir tümörden (adenom) aşırı parathormon salgılanması, kandaki kalsiyum seviyesini tehlikeli düzeyde yükseltir (hiperkalsemi).
  • Tanı, sabah aç karna yapılan basit bir kalsiyum testi ile konulabilir. Kalsiyum değerinin 10 mg/dL üzerinde olması şüphe uyandırır.
  • Yüksek kalsiyum; kalp krizi, inme, böbrek yetmezliği ve kemik erimesi gibi ciddi ve kalıcı sağlık sorunlarına yol açabilir.
  • Hastalığın tek tedavisi, adenomun “Minimal İnvaziv Paratiroidektomi” gibi modern cerrahi yöntemlerle çıkarılmasıdır.

🔎 En çok merak edilenler

  • Paratiroid adenomu kanser midir?
    Hayır. Prof. Dr. Erhan Ayşan’ın da vurguladığı gibi, bu durum kanser değil, iyi huylu bir tümördür. Ancak yarattığı metabolik sorunlar nedeniyle tedavi edilmesi gereken ciddi bir hastalıktır.
  • Hastalığın belirtileri neden bu kadar sinsi?
    Halsizlik, yorgunluk, unutkanlık gibi belirtiler birçok başka hastalıkla karıştırılabildiği için teşhis gecikebilir. Vücut, yüksek kalsiyuma uzun süre adapte olmaya çalıştığı için hasar yavaş ve sessizce ilerler.
  • Ameliyattan başka tedavisi yok mu?
    Hayır. Parathormon ve kalsiyum seviyelerini kalıcı olarak normale döndürecek etkili bir ilaç tedavisi bulunmamaktadır. Tek ve kesin çözüm, hormon salgılayan adenomun cerrahi olarak çıkarılmasıdır.
  • Ameliyat sonrası hastayı ne bekler?
    Adenom çıkarıldıktan sonra kalsiyum seviyesi hızla normale döner. Hastalar genellikle ameliyattan hemen sonra kendilerini daha enerjik hissederler. Nadiren, “aç kemik sendromu” denilen geçici bir kalsiyum düşüklüğü yaşanabilir, bu da takviyelerle kolayca yönetilir.

🩺 Uzman uyardı: Halsizlik ve geçmeyen ağrıların nedeni paratiroid adenomu olabilir!

Halsizlik, yorgunluk, geçmeyen sırt ve bel ağrısı… Hayat kalitemizi ciddi şekilde bozan bu şikâyetlerin aslında kalp ve böbrekleri sessizce çökerten bir hastalığın habercisi olabileceğine dikkat çeken Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri, Genel Cerrahi ve Endokrin Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Erhan Ayşan, “Paratiroid adenomu, yıllarca fark edilmeyebilen, ancak basit bir kan testiyle bile teşhis edilebilen sinsi bir hastalıktır.” dedi.

Halsizlik, yorgunluk ve yaygın vücut ağrıları olup bir türlü teşhis konulamayan hastalarda mutlaka kandaki kalsiyum değerine bakılmalı.

Toplum tarafından da bilinmeyen paratiroid adenomunun, paratiroid bezlerinden kaynaklanan iyi huylu bir tümör olduğunu söyleyen Prof. Dr. Erhan Ayşan, bu durumun sinsi ilerleyerek vücuttaki birçok organda kalıcı hasarlar bırakabildiğini vurguladı.

Bulgular çok sinsi seyrediyor

Paratiroid bezlerinin temel görevinin, parathormon salgılayarak kalsiyum dengesini sağlamak olduğunu belirten Prof. Ayşan, “Paratiroid adenomu ise bu bezlerden kaynaklanan ve kana fazla miktarda parathormon salgılayarak zarar veren iyi huylu bir tümördür. Fazla parathormon salgılanması sonucu kanda yüksek kalsiyum (hiperkalsemi) oluşur ve bu durum organlarda hasara yol açar.” diye konuştu.

Şikayetler birçok hastalıkla karıştırılıyor

Prof. Ayşan, kandaki yüksek kalsiyumun en büyük hasarı kalp ve damar sistemine verdiğini belirterek, “Bu durum kalp damarlarında olursa kalp krizi, beyin damarlarında olursa inme, böbrek damarlarında olursa kalıcı böbrek yetmezliği gibi sonuçlara neden oluyor. Şikayetler çok genel olduğu için teşhis konulamadığında hastalar gereksiz tetkiklerle vakit kaybediyor.” dedi.

Ameliyat tek çözüm

Kandaki kalsiyum değerinin 10 mg/dL üzerinde olmasının tanıda çok kritik olduğunun altını çizen Prof. Ayşan, “Paratiroid adenomu teşhisi konmuşsa mutlaka ameliyat gerekir. İlaçla tedavi mümkün değildir. Ameliyat öncesi ultrasonografi ve sintigrafi ile adenomun yeri tespit edilmeye çalışılır.”

🌡️ Vücudun kalsiyum termostatı: Paratiroid bezleri ve parathormon nedir?

Boynumuzda, tiroid bezinin arkasına yerleşmiş, genellikle dört adet olan mercimek büyüklüğündeki paratiroid bezleri, vücudumuzun en küçük organlarından olsalar da hayati bir göreve sahiptirler. Bu bezler, vücudun kalsiyum seviyesini hassas bir şekilde ayarlayan bir termostat gibi çalışır. Kan kalsiyumu düştüğünde, parathormon (PTH) salgılayarak dengeyi sağlarlar. Parathormonun üç ana görevi vardır:

  • Kemiklerde depolanan kalsiyumun kana salınmasını sağlar.
  • Böbreklerin kalsiyumu idrarla atmasını engelleyerek vücutta tutulmasını artırır.
  • Bağırsaklardan kalsiyum emilimini dolaylı olarak (D vitaminini aktif hale getirerek) artırır.

Paratiroid adenomu olduğunda ise bu termostat bozulur. Bez, ihtiyaç olmamasına rağmen sürekli ve aşırı miktarda parathormon salgılar ve kan kalsiyum seviyesini tehlikeli düzeylere çıkarır. (Kaynak: National Institute of Diabetes and Digestive and Kidney Diseases – NIDDK)

💔 Yüksek kalsiyumun (hiperkalsemi) vücuttaki 5 yıkıcı etkisi

Kanda sürekli olarak yüksek seviyede kalsiyum bulunması, “sessiz katil” olarak adlandırılabilecek bir dizi yıkıcı etkiye neden olur. Vücut bu duruma uzun süre adapte olmaya çalışsa da, hasar yavaş yavaş birikir.

  1. Kalp ve Damar Sistemi: Fazla kalsiyum, damar duvarlarında birikerek kireçlenmeye (ateroskleroz) ve damar sertliğine yol açar. Bu durum, hipertansiyon, kalp ritim bozuklukları ve kalp krizi riskini önemli ölçüde artırır.
  2. Böbrekler: Böbrekler, fazla kalsiyumu süzmek için aşırı çalışır. Bu, böbrek taşı oluşumuna, böbrek fonksiyonlarının azalmasına ve nihayetinde kalıcı böbrek yetmezliğine yol açabilir.
  3. Kemikler: Parathormon, kemiklerden sürekli kalsiyum çektiği için, kemikler giderek zayıflar ve kolayca kırılabilir hale gelir. Bu duruma kemik erimesi (osteoporoz) denir.
  4. Sindirim Sistemi: Yüksek kalsiyum, mide asidini artırarak mide ülseri, hazımsızlık ve kabızlık gibi sorunlara neden olabilir.
  5. Nörolojik Sistem: Beyin fonksiyonlarını da etkileyen yüksek kalsiyum; unutkanlık, konsantrasyon güçlüğü, depresyon ve aşırı yorgunluk gibi belirtilere yol açabilir. (Kaynak: Mayo Clinic, 2024)

🗺️ Teşhis süreci adım adım: Ultrasonografi ve sintigrafi adenomu nasıl bulur?

Kan testleriyle paratiroid adenomu tanısı konulduktan sonraki en önemli adım, bu küçük iyi huylu tümörün boyundaki dört paratiroid bezinden hangisinde olduğunu bulmaktır. Bu amaçla iki temel görüntüleme yöntemi kullanılır:

  • Boyun Ultrasonografisi: Ses dalgaları kullanarak boyun bölgesindeki organları görüntüleyen, kolay ulaşılabilir ve zararsız bir yöntemdir. Deneyimli bir radyolog, normalden büyük veya farklı yapıda bir paratiroid bezi (adenomu) tespit edebilir. Ancak bezler tiroidin arkasında veya göğüs boşluğunda saklıysa ultrasonda görülmeyebilir.
  • Paratiroid Sintigrafisi (MIBI Sintigrafisi): Bu yöntemde, hastaya damar yoluyla düşük dozda radyoaktif bir madde verilir. Bu madde, anormal derecede aktif çalışan paratiroid adenomu tarafından normal tiroid ve paratiroid dokusundan daha fazla tutulur. Özel bir kamera (gama kamera) ile çekilen görüntülerde, adenom parlak bir nokta olarak belirir ve cerraha adenomun yeri hakkında değerli bir yol haritası sunar. (Kaynak: Society of Nuclear Medicine and Molecular Imaging)

🔪 Minimal invaziv paratiroidektomi: Modern ameliyat teknikleri ve avantajları

Paratiroid adenomunun tek ve kesin tedavisi olan paratiroid ameliyatı, günümüzde modern teknikler sayesinde oldukça konforlu bir hale gelmiştir. “Minimal İnvaziv Paratiroidektomi” (MIP), bu alandaki altın standart yöntemdir. Bu teknikte, ameliyat öncesi görüntüleme yöntemleriyle yeri tespit edilen adenoma, boyunda yaklaşık 1.5-2 cm’lik çok küçük bir kesi ile ulaşılır. Bu yaklaşımın klasik cerrahiye göre birçok avantajı vardır:

  • Daha Az Ağrı: Kesi çok küçük olduğu için ameliyat sonrası ağrı minimal düzeydedir.
  • Daha İyi Kozmetik Sonuç: Boyunda neredeyse fark edilmeyen bir iz kalır.
  • Daha Kısa Hastanede Kalış: Hastalar genellikle ameliyatın ertesi günü taburcu olabilir.
  • Daha Hızlı İyileşme: Hastalar birkaç gün içinde normal günlük yaşamlarına dönebilirler.

Ameliyat sırasında, çıkarılan bezden hızlı patolojik inceleme (frozen section) yapılarak doğru bezin çıkarıldığı teyit edilir ve kandaki parathormon seviyesi ölçülerek başarılı bir ameliyat gerçekleştirildiği anında doğrulanabilir. (Kaynak: American Association of Endocrine Surgeons)

🦴 Ameliyat sonrası iyileşme: “Aç kemik sendromu” ve dikkat edilmesi gerekenler

Başarılı bir paratiroid ameliyatından sonra, vücut yeni ve sağlıklı kalsiyum dengesine alışmaya başlar. Bu süreçte bazı hastalarda “Aç Kemik Sendromu” (Hungry Bone Syndrome) adı verilen geçici bir durum görülebilir. Yıllardır kalsiyum kaybeden kemikler, parathormonun baskısı ortadan kalkınca kandaki kalsiyumu hızla emmeye başlar. Bu durum, kan kalsiyum seviyesinde geçici bir düşüşe (hipokalsemi) neden olabilir. Belirtileri arasında parmaklarda ve dudak çevresinde uyuşma, karıncalanma ve kas krampları bulunur. Bu durum, genellikle endişe verici değildir ve doktorun reçete edeceği kalsiyum ve D vitamini takviyeleri ile kolayca yönetilir. Hastaların, ameliyat sonrası dönemde doktorlarının önerdiği takviyeleri düzenli olarak kullanması ve kontrollere gitmesi, sorunsuz bir iyileşme süreci için çok önemlidir.


🌐 Bunlar da ilginizi çekebilir:


🔗 Kaynaklar:

Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 20 yıldır ilkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışan bağımsız bir medya kuruluşudur. Amacımız: Gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonumuz: Okurlarımızda sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerlerimiz: Dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın çevrimiçi yayınlarından biri olarak, iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul eder. Bu doğrultuda Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İndigo Dergisi ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildirgeyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya toplumsal köken, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.