Elon Musk’tan Adem Ağalıoğlu’na Mars Macerası

Mars’a yolculuk. İnsanoğlunun önündeki dokunulabilir rüyalardan biri. Kimi bu rüya için büyük çabalar sarfediyor; kimi sadece “izleme” safhasında kalıyor. Bu yazımda sizlere çaba gösterenlerle izleyenler arasında bir köprü kurmak istedim. Biraz ironik oldu ama bu duruma artık çok da şaşırmıyorum. Çünkü biz, ülkece ironiğiz!

Elon Musk'tan Adem Ağalıoğlu'na Mars macerası

Elon Musk

Güney Afrikalı bir girişimci, yazılımcı, tasarımcı, mucit ve fütürist. Ben yazarken yoruldum; adam yaparken yorulmamış, helal olsun. 1971’de Güney Afrika’da doğan Elon Musk, ilk olarak 12 yaşındayken bir bilgisayar oyunu yapmış ve bunu 500 dolar karşılığında satmış. Yaşı 17’ye gelince de Güney Afrika’da hayallerini gerçekleştiremeyeceğini anlaması ve zorunlu askerlikten de kaçmak isteği ile önce annesinin anavatanı olan Kanada’ya sonrasında da Pennsylvania’ya taşınmış. (İnsan ister istemez diyor burada: Elin oğlu girişimcilik yapmak için gidiyor Pennsylvania’ya; bizimkiler de darbe girişimciliği için, random gülüş.)

Her neyse konuyu dağıtmayayım, 1995’te kardeşi ile birlikte internet sayfaları geliştiren bir firma kuran Elon Musk, 1999 yılında yani 28 yaşındayken bu firmayı , o dönemin meşhur arama motorlarından olan Alta Vista’ya 307 milyon dolara satar ve kendi payına düşen 22 milyon dolar ile iş hayatına sıkı bir giriş yapar. Aynı yıl internet üzerinden ödeme hizmeti veren bir firma kuran Musk, bu firmayı da 2002 yılında eBay’e satmıştır. O firma da çoğumuzun bildiği PayPal’dan başkası değildir (PayPal ülkemizden çekildi miydi ne?).


Türkiye'den Elon Musk nasıl çıkar? tesla

Elon Musk, buradan kazandığı parayla da NASA ve Avrupa Uzay Araştırmaları Enstitüsünden bağımsız bir özel kuruluş olan SpaceX’i kurar ve adam bildiğiniz NASA’ya kafa tutar. Aynı yıllarda elektrikli, çevre dostu ve sürücüsüz araç Tesla’nın çalışmalarına da ortak olur. Tabi tüm bunlar olurken, yoluna da sürekli taşlar konulmuştur. Elektrikli otomobil çalışmasına katılmasından ötürü Amerika’daki petrol lobisi onun hakkında sürekli karapropaganda yapar, güler, dalga geçer, ezikler. Gazeteler ve dergiler de pek tabi bu karapropagandanın bir aracı olmuştur. Burada aklıma Devrim Otomobilleri yapılırkenki güzide basınımızın alaycı tutumu geldi de bunu da ayrı bir yazıda işleriz artık.

Dünyayı mahçuplar değiştirecek

Kendisi çok konuşan ama az icraat yapanların aksine bildiğiniz az konuşan bir tiptir. Hatta bu konu ile ilgili de güzel bir anekdot vardır. Elon Musk, 1995 yılında California’ya geldiğinde, Netcape’e iş için başvurmuş ama cevap alamamıştır. Bunun üzerine Netcape’in ofisine elinde özgeçmiş ile gidip lobide biraz takılmış, sonrasında da utangaçlığından dolayı kimseyle konuşamamış ve ortamı terketmiştir. Ah şu güzel adamların güzel mahçubiyetleri…

Elon mu Steve mi? İkisini de dene tarafını seç!

Elon Musk’a günümüz Steve Jobs’u gibi bakanların sayısı çok olmakla birlikte Steve Jobs’u Elon Musk’la kıyaslamanın Elon’a haksızlık olduğunu söyleyenlerin de sayısı azımsanamayacak ölçüde fazladır. Bir de onun hayallerini Jet Fadıl’ınkine benzetenler var ki o konuya hiç girmeyelim. Sonuçta adam girdiği her işte başarılı olmuş bir şekilde. Sadece “lafta” kalmamış yani.

elon musk spacex mars

Kolonileşmiş Mars mı?

Ve şimdi. Bu kadar övdüğümüz bu adam, yeni bir atılıma başlıyor. Vizyoner reyis, önümüzdeki 6 yıl içerisinde Mars’a insan taşımanın mümkün olduğunu söylüyor. 27 Eylül’de Meksika’daki International Astronautical Congress’de “İnsanı birden fazla gezegende yaşayabilen bir tür haline getirmek” sunumunu yapan Elon Musk çok iddialı. İnsanları uçağa biner gibi rokete bindirip toplu halde Mars’a götürme ve orada yaşanılır bir ortam yapmak planları içerisinde kendisi. Bir de bunu yaparken maliyetleri  100 bin dolara kadar indirmek derdinde. Tabi şimdilik 100 bin dolarım olmadığına göre Mars’a gitme imkanım da bulunmuyor. Param yok kafam rahat yani…

Mars’ın Adem ve Havvası

O zaman ben de size günümüz şartlarına göre Türkiye’den Mars’a gidebilecek Mars’ın “Adem ve Havva’sının” karşılacaklarını anlatayım. Başlıyoruz efendim:

(Roketteki her koltukta anlık çeviri yapan kulaklıklar mevcuttur ve farklı dilleri konuşan insanlar bu sayede kolay bir şekilde iletişime geçebilmektedir.)

fft99_mf6851835

Falkon roketimize binen Adem Ağalıoğlu, öncelikle pencere kenarına oturur. Bileti son anda aldıkları için sevgilisi Havva Ceyda Ceksın ile önlü arkalı koltuklara otururlar, yanındaki koltuk boştur ve o esnada Rusyalı bir işadamı gelerek Adem Ağalıoğlu’na “Siz koridor tarıfında oturuyorsunuz, orası benim koltuğum beyfendi!” der ve Adem Ağalıoğlu cevabı patlatır: ” Sen oturmuşsun ben oturmuşum farkeder mi hemşehrim? Koridor tarafı beni ‘tutuyor’ hem. Gidene kadar idare etsen olmaz mı yani?”

Yolculuk başlayalı 8 saat olmuştur ve insanlara gıda takviyesi haplarından dağıtmaya başlar bir “astronot muavin”. Havva Ceyda Ceksın  astronot muavini görür görmez arkaya dönerek sevgilisi Adem Ağalıoğlu’nu dürtükler ve uyandırır. “Adem kalk kalk! Servis başladı”. Ve uyanan Adem’in, muavin astronotun geldiğini görmesiyle gözleri faltaşı gibi açılır. Sıra kendisine gelmiştir. Servis tezgahında 3 çeşit hap vardır ve bu haplar, yutan kişiyi, 5 gün filan idare ediyordur. Adem Ağalıoğlu muavine döner ve der ki: “Hemşehrim bu nedir ya? Minnacık hapla nasıl doyuracağız karnımızı, bari bir kek-mek vereydiniz!”

Adem Ağalıoğlu, içeride sigara içilip içilmeyeceğini astronot muavine sorar. Muavin ise bunun mümkün olmadığını, yaklaşık 10 gün sonra Uluslararası Uzay İstasyonunda bunun mümkün olabileceğini söyler. Bunun  üzerine Adem Ağalıoğlu tuvalete gitmek istediğini astronot muavine söyler. Astronot muavin, kendisine eşlik eder ve onu tuvaletin olduğu yere doğru götürür. Tuvalete giren Adem Ağalıoğlu ise hemen cebinden sigarasını çıkarır ve yakar. Falcon roketinde bir anda alarm sesleri duyulur ve uyarı ışıkları yanmaya başlar.

Roketin pilotu tehlikenin ne olduğunu anlamaya çalışır ve hemen muavinle iletişime geçerek tuvalette sigara içildiğini kendisine iletir. Bunun üzerine astronot muavin kapıyı bir iki kere tıkladıktan sonra tuvalete girer ve Adem Ağalıoğlu’nun klozetin üzerinde oturmuş sigara içer hali ile karşılaşır. Sigarayı söndürtür ve paketi ondan alarak bu yaptığı hareketin 200 kişinin hayatını riske soktuğunu söyler. Bunun üzerine Adem Ağalıoğlu da cevabı patlatır: “Ne var yani hemşehrim, onlar da gelsin onlar da tuvalette içsin, ben 100.000 dolar verdim bu rokete binmek  için, sigara da içemeyeceksem niye Mars’a gidiyorum kardeşimm!”

Durum kontrol altına alınır ve Ağalıoğlu tekrar yerine oturtulur.

Falcon roketinin içinde, uzun sürecek yolculuk sebebiyle zaman geçirmeye yarayan bir köşe vardır. Bu köşede kütüphane, sinema salonu ve hobi alanları mevcuttur. Bir de Dünya’daki işlerini halletmek isteyenler için yapılmış olan bir telekonferans alanı mevcuttur. Yolculuğun ilerleyen saatlerinde yolcular birer ikişer, oturdukları koltuklardan ayrılır ve bahse konu bu alanda zaman geçirmeye başlarlar. Kitabını okuyan bir iki saat kitabını okur ve tekrar seyahat koltuğuna geçer, filmini izleyen filmini izler ve yine aynı şekilde tekrar koltuğuna kurulur.

Adem Ağalıoğlu’nun sevgilisi Havva Ceyda Ceksın da beraber film izleyen çiftleri görüp onlara birazcık imrenir ama o da nesi? Adem Ağalıoğlu, telekonferans alanından bir türlü gelmemiştir. Onu merak eden ve “beraber film izleyelim” demek için yanına giden Havva Ceyda Ceksın’ın Telekonferans alanında sevgilisini gördüğü sahne aynen şu şekildedir: Adem Ağalıoğlu Facebook’tan 3 arkadaşını daha konferansa ekleyip canlı yayında 101 Okey oynamaktadır…

Havva Ceyda Ceksın, Mars’a gittiğine biraz pişmanlık duyar. Aslında Mars’a gittiğine değil de Mars’a bu adamla gittiğinedir pişmanlığı biraz da…

Adem Ağalıoğlu’nu okeyin başından güç bela kaldıran Havva Ceyda Ceksın onu film izlemeye ikna eder. Beraber Star Wars’ın en son filmini izlemeye koyulurlar. Tabi bu arada Adem Ağalıoğlu karanlık salonda sürekli filme müdahil olur ve senaryonun gerçekliği ile alakalı olarak sürekli yorumlarda bulunur ve filmi anlayacağınız şekilde piç eder.

Havva Ceyda Ceksın, zengin ve popüler sevgilisinden iyice nefret etmiştir. Ve onunla uzun bir yolculuğa çıkmış olmaktan da. Ne demiş atalarımız: “Bir insanı tanımak için ya alışveriş etmeli, ya da yola gitmeli“…

Falcon roketi Mars’a epey yaklaşmıştır. SpaceX’in Dünya’daki merkezinde nefesler tutulmuştur. Roketin içerisindeki herkes oturmuş ve kemerlerini sıkı sıkı takmıştır. Diğer insanlar için olduğu kadar Adem Ağalıoğlu ve Havva Ceyda Ceksın için de tarihi bir an yaşanmaktadır.


Geri sayım başlar: ten, nine, eight, seven…

Falcon roketi başarılı bir şekilde Mars’ın yüzeyine iner ve o anda roketin içindekilerden bir alkış tufanı kopar. Adem Ağalıoğlu’ndan da bir: “Allah, sen çok şükür yarabbi!”…

Falcon roketinden herkes sırasıyla aşağı inmeye başlar. Adem Ağalıoğlu ve Havva Ceyda Ceksın’da roketten inen ilk kişiler arasındadır ve Adem Ağalıoğlu espriyi patlatır. ”

“Benim için hiç de küçük bir adım olmadı, iki kişi 100.000’den 200.000 dolara maloldu. Olsun, Dünya’daki inşaatlarımın aynısını burda da yapacağım için çok da fazla sayılmaz, ülkemizin ve inşaat firmamızın bayrağını burada da taşıyacağım”. Adem Ağalıoğlu tam bir reklamseverdir…

Tabi bu esnada Havva Ceyda Ceksın, Dünya’daki arkadaşlarını kıskandırmak için hemen cep telefonuna sarılır ve Adem Ağalıoğlu’nun yanına gelerek beraber özçekim(selfie) yapar ve paylaşımının altına da şöyle yazar.

Mars’ta selfie keyfii 🙂

Bu arada söylemeyi unuttum, Adem Ağalıoğlu evli ve 2 çocuk babasıdır. Ve Mars’a gideceğini de eşinden gizlemiştir. Ve Havva Ceyda Ceksın ile Adem Ağalıoğlu’nun “Mars’ta selfie keyfii” fotoğrafını gören Adem Ağalıoğlu’nun karısı hemen ona ulaşmaya çalışır fakat telefonlar çekmediği için onunla konuşamaz ve internet üzerinden ona hemen şu mesajı gönderir:

“Adem sen neredesin?, O yanındaki kim?”

Ve bu mesajın üzerine Adem Ağalıoğlu ilk roketle Dünya’ya geri döneceğini karısına söyler. Fakat ilk roket 5 ay sonra gelecektir. Adem Ağalıoğlu hinoğluhindir…

Havva Ceyda Ceksın’ın yanına geldiğini gören Adem Ağalıoğlu telefonunu hemen Astronot kıyafetinin içine koyar ve onunla yeni geldikleri Mars üzerinde kısa bir tur atmaya karar verirler.Adem Ağalıoğlu’nun rokete binerkenki tartıştığı işadamı da eşiyle birlikte tur atmaya karar vermiştir ve roketin önünde karşılaşan çift bu geziyi beraber yapmağa karar verirler.Kızıl gezegenin ayak basılmamış topraklarında bu 2 çift yürüyüşe başlar. Rus çiftten erkek olanı bizim Adem Ağalıoğlu’na doğru dönerek:

“Burada öyle bir yaşam formu kurmalıyız ki her tarafta ağaçlar, çiçekler ve canlılar olmalı. Ve bizler de bunun öncüsü olacağımız için çok şanslıyız değil mi dostum?” der. Ve bunun üzerine Adem Ağalıoğlu’nun cevabı da aynen şu şekilde olur:

“Valla ben öyle şeylerden anlamam, ama şu arazinin sertliğine baksanıza, buraya çok güzel binalar dikeceğim inşallah, hatta buraya diktiğim binaları “yüzde sıfırnoktabilmemkaç faiz ve uygun ödeme koşullarında ödeme vadesiyle satıyorum” dedim mi tamamdır. Mars’ın müteahhiti ben oldum demektir. Hem burada tatava da yapmazlar “ağaçları kesiyorlar bilmem ne” diye”…

Rus iş adamı bizimkinin laflarını anlamlandırmaya çalışır ama yapamaz.

Bu kadar önemli bir görevde insanın düşünebileceği tek şey “bina dikmek” mi? diye de kendine sorar, cevabını bulamaz. Adem Ağalıoğlu’nu kimse anlamaz…

Günler günleri kovalamış ve 5 ayın sonunda Mars ekibini Dünya’ya götürecek yeni roket, Mars yüzeyine iniş yapmıştır. Fakat Adem Ağalıoğlu’nun kafasındaki sorular bir türlü bitmemiştir:

Kıble ne tarafta? Burada iftarı ne zaman yapıyoruz? Salıncak kurmak için ağaç yok mu? Tapuları kim dağıtacak? Çay içebilmek için Mars’ta kullanılabilen yerli ve milli çaydanlığı ne zaman yapacağız? Sondaj vurarak çıkardığımız sudan en pahalı vergiyi nasıl alabiliriz?…

Popülere inat; yaşasın Oralet!

Şekerli çay ve sahte insan

Uzaylı X’in Dünya gezegenindeki teşhir macerası

Yalan’daki seçimim: Edebiyatçı mı siyasetçi mi?

Şekersiz çay ve sevgisiz insan


Şemsiye Sevmeyenler Derneği