Avukatların gerçek sorunları neler? Corona salgını nasıl etki etti?

Geçtiğimiz hafta Avukatlar Günü her yıl olduğu gibi kutlandı. Yine her yerde avukatları kutlayan ve kutsayan mesajlar vardı. Sosyal medyadan, basına bir günlüğüne avukatlar ve hukuk yüceltildi. Muhalefetinden hükümetine, barolardan sivil toplum kuruluşlarına kadar herkes bu günü kutlamadan geçmedi.

Avukatların gerçek sorunları ve Covid-19 etkileri

Avukatların gerçek sorunları ve Covid-19 etkileri…

Herkesin öğrendiği, dillere pelesenk olan bir söz ile başlamak istiyorum satırlarıma:


“Görevimizi yaparken kimseye, ne müvekkile, ne hakime, hele ne iktidara tabiyiz. Bizim aşağımızda kişilerin varlığı iddiasında değiliz. Fakat hiçbir hiyerarşik üst de tanımıyoruz. En kıdemsizin en kıdemliden veya isim yapmış olandan farkı yoktur. Avukatlar tarih boyu köle kullanmadılar ama hiçbir zaman efendileri de olmadı.” — Molierac

Peki ya gerçekten de bu sözdeki gibi mi? Gerçekte neler oluyor, ilgilenen var mı?

Neden sadece tek gün hatırlanıyor?

Her konuda olduğu gibi bu konuda da avukatların bir gün hatırlanarak kutlanması gibi bir gerçekle karşı karşıyayız. Bu sadece avukatlara özgü olmadığı gibi tüm meslek gruplarına ve dezavantajlı bireylere karşı da böyle yaşanıyor.

Yani eğer bir kişi ya da gruba mahsus bir gün varsa o gün sosyal medya hesapları paylaşımlarla dolup taşıyor, siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları daha güzel içerikler ve mesajlar yayınlamak için adeta birbirleriyle yarışıyorlar. Gerçekler ise kimsenin işine gelmiyor ve o günden sonra bir daha o kişi ve gruplara dönüp bakmıyorlar bile.

Peki ya nedir bu gerçek sorunlar?

Bilindiği üzere ilk olarak Yargı Reform Paketi Strateji Belgesi yayımlandı ardındansa Yargı Reform Paketleri yayımlanmaya başlandı. Avukatlık mesleğinin gerçek sorunları yerine suni sorunlarla hatta çoğu avukat için sorun bile olmayan meselelerle ilgilenildi. İşçi avukatlık, düşük ücret sorunları yerine maddi problemleri olmayan ve yurt dışı bağlantılı çalışan avukatlar vize işlemleriyle uğraşmaktan çok şikayetçi olduğu için yeşil pasaport meselesine öncelik verildi. Mesleki eğitimin güçlendirilmesi için fakülte niteliği arttırmak ve yeni fakülte açılımını önlemek yerine avukatlık sınavı bir kez daha gündeme getirildi.

Avukatlık mesleğinin en büyük zorluğunu çekenler ilk olarak daha mesleğin başındayken hiçbir güvenceleri olmadan oradan oraya sürüklenen stajyer avukatlardır. Yargı reformu içeriğinde stajyerlerinin staj süresince sigortalı olarak çalışabilmelerine ilişkin çalışmaların yapılması bulunuyor. Bir yeşil pasaport kadar önemli görülmemiş olacak ki ilk sıraya konarak hemen hayata geçirilmedi.

Fazla mesai ücreti yok

İşçi avukatlık ve düşük ücret problemi de kanayan yara. İşçi avukatlar düşük ücretlerle, ekstra mesailerle çalıştırılıyor. Bir işçinin fazla mesai hakkını savunan avukatlar söz konusu kendileri olduğunda kendi fazla mesai ücretlerini savunmayı geçin talep dahi etmeyi düşünemiyorlar bile. Çünkü avukat enflasyonu işverenin elini rahatlatıyor. Sen yoksan, yerine elbet birisi bulunuyor. Bununla ilgili işçi avukatı gerçek anlamda koruyan bir mekanizma maalesef yok.

Serbest çalışan avukatlar

Serbest avukatlar için de pek çok sorun baş gösteriyor. “Patron avukat” olmamış, kendi işini yapmaya çalışan avukat ise vekalet ücretlerini alamıyor, Bağ-Kur ve diğer vergilendirmelerle cebelleşiyorlar. İşçi avukat olmak istemeyen bu avukatların ise sınandığı şeyler maddi açıdan çok zorlayıcı.


Adli Yardım hizmetlerinde KDV

CMK ücretlerinin ekstra düşüklüğü ve asgari ücret tarifesine eşitlenmemesiyle beraber hem CMK hem de Adli Yardım hizmetlerinde KDV alınması, bazı dava türlerinde %18’den %8’e düşürülse de yüksek KDV’ler de hala can yakıyor.

Pandemi sürecinde neler oldu?

Öncelikle işçi avukatların ve stajyerlerin büyük bir çoğunluğu patron avukatları sebebiyle hala daha adliyelerde iş takip etmek zorunda kaldılar. Yargıda süreler durdurulsa da halen daha devam eden & takip edilmesi gereken işler mevcut. Ayrıca süre durması pandemi sonrasında çokça kafa karışıklığına da yol açacağa benziyor.

Serbest avukatlar ve küçük ölçekli avukatlık ortaklıkları ise maddi zorluklar yaşıyor. Bağ-kur, ofis giderleri durmuyor. Küçük ölçekli bürolar sigortaları ve maaşları ödeyemeyecek hale geliyor.

Bu bağlamda ise farklı sektörlerdeki büyük firmaları, kobileri kurtarmaya yönelik çalışmalar hukuk büroları için maalesef ki mümkün olamıyor.

CMK ve Adli Yardım yapan avukatları ücretlerinin ödenmesi için ödeneğin hazır olduğu ve hesaplara geçeceği söylenmişse de, halen daha pek çok meslektaş hak ettikleri ücretlere kavuşamadılar.

Bütün bu zorlayıcılıklar içerisinde Avukatlar Günü’nü coşku ile kutlayan ne Barolardan ne Bakanlıklardan, Hükümetten ne de Siyasal Partilerden şartları iyileştirmek ve destek olmak için bir hamle yok. Daha önce olmadığı gibi pandemi süresince de yok.

Kadın, genç, LGBTİ, engelli avukatların uğradığı ayrımcılıklar, şiddete uğrayan avukatlar, savundukları müvekkiller sebebiyle sanık konumuna geçen avukatlar, müvekkilleri, tarafından, hakimler ve savcılar tarafından zorbalığa uğrayan avukatlar hakkında konuşmaya tüm bu sebeplerden ötürü başlayamıyoruz bile. Oysaki kadın ve genç avukatların yaşadığı ücret eşitsizliği ile emek sömürüsü hadsafhada.

LGBTİ avukatlar hala kırılamayan önyargılar sebebiyle iş bulamıyorlar. İş bulsalar dahi adliyelerde büyük zoruluklar çekiyorlar. Bu sebeple hem iş bulmak hem de adliyelerde sorun yaşamamak için kendilerine gizlemek zorunda bırakılıyorlar. Savunma hakkı herkesin sahip olduğu bir hak olmasına karşın, bir müvekkili savundu diye sanık statüsüne geçen, siyasi suçlu olan, hapis yatan avukatlar var.

Müvekkiller tarafından zorbalığa uğranan avukatlar bazen fiziksel bazen psikolojik şiddet görüyorlar. Hakim ve savcılar ise kendilerine daima ve daima avukatlardan üstün gördükleri için kimi zaman avukatın kıyafetine dahi karışacak kadar zorbalık yapıyorlar.


Daha adil ve sağlıklı günlerde buluşmak dileğiyle…

Corona salgını, kadın liderlerin kriz yönetiminde daha iyi olduğunu mu gösteriyor?


Av. Hazal Mintaş
İstanbul doğumlu olan Hazal Mintaş, lise eğitimini İstanbul Haydarpaşa Anadolu Lisesi'nde tamamladıktan sonra lisans eğitimini Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde, yüksek lisans eğitimini ise Kadir Has Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Tezli Yüksek Lisans programında tamamlamıştır. Serbest avukatlık yapan Mintaş'ın Marka Hukukunda Karıştırma Tehlikesi adında bir kitabı bulunmaktadır. Mesleki çalışmalarının dışında ise siyaset ve sivil toplum alanlarıyla ilgilenmektedir. Uzun yıllardır hak temelli çalışmalar yürüten çeşitli yerel, ulusal ve uluslararası sivil toplum kuruluşlarında üye ve eğitmen olup, yönetim kurullarında görev almaktadır. Çalışma alanları insan hakları, gençlik hakları, gönüllü hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliğidir.