Sepsis nedir? Yoğun bakımların en ölümcül hastalığı

Bir elmanın içeriden çürüdüğünü düşünün; sepsis böyle bir şey! “Basit bir enfeksiyon’ diye düşündüğünüz Sepsis’e ilerleyebiliyor! Yoğun bakımların en ölümcül hastalığı olarak nitelendiriliyor. Dünyada yılda 12 milyon kişinin ölümüne neden oluyor!

Sepsis nedir

Yaklaşık iki buçuk yıldır dünyayı kasıp kavuran pandemi sürecinde, yoğun bakımlardaki ölümlerin yaklaşık yüzde 95’inin sepsisten kaynaklandığını biliyor muydunuz? Peki ya bu ölümcül hastalığı önlemenin ‘elleri yıkamak’ kadar basit bir yöntemi bulunduğunu?

Acıbadem Ataşehir Hastanesi Yoğun Bakım Sorumlusu Prof. Dr. İsmail Cinel, “Sepsis her yaşta görülmekle ve ölümcül olmakla birlikte, enfeksiyonlara yönelik korunma önlemleri sayesinde en başından engellenebilir.” diyor. Prof. Dr. İsmail Cinel, sepsis hakkında bilinmesi gerekenleri ve 10 önleyici kuralı anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.


Sepsis, yoğun bakımların en ölümcül hastalığı

“Bir elmanın içeriden çürüdüğünü düşünün; sepsis böyle bir şey!” Prof. Dr. İsmail Cinel, programlanabilir hücre ölümünün (hücrenin kendini bir süre sonra ölüme programlaması) sepsisle tetiklenerek organları içeriden çürüttüğünü vurguluyor ve tehlikeyi şöyle açıklıyor: “Sepsis, enfeksiyonlara karşı vücudun verdiği anormal/düzensiz yanıta, organ fonksiyon bozukluklarının/organ yetersizliklerinin eşlik ettiği, yaşamı tehdit eden klinik bir tablodur. Tıbbi acil bir durum olan sepsis, yoğun bakımların en ölümcül hastalığıdır.”


Dünyada her yıl yaklaşık 12 milyon insanın ölümüne yol açan sepsisin, yoğun bakımlarda bebekten yaşlıya dek her yaş grubunu etkilediğini belirten Prof. Dr. İsmail Cinel, sepsisi sadece bakterilerin değil, Covid-19 enfeksiyonunun şiddetli seyreden halinde de görüldüğü gibi virüslerin de tetikleyebildiğini söyleyerek “Dünyamızı geçtiğimiz 2.5 yıllık sürede kasıp kavuran pandemide, yoğun bakımlarda kaybettiğimiz hastaların yaklaşık yüzde 95’i sepsis nedeniyle yaşamlarını kaybetmişlerdir.” diyor.

Sepsis belirtileri

Prof. Dr. İsmail Cinel sepsisin belirtilerini ve daha fazla risk altında olanları şöyle anlatıyor: “Titreme, ateş veya vücut ısısında düşüklük, şiddetli halsizlik/kas ağrıları, “ölecek gibi” hissetme, bilinç değişikliği/sersemlik, sık nefes alıp verme/nefes darlığı, öksürük, kalp çarpıntısı/nemli ve soğuk cilt, gün boyu idrar yapamama sepsisin belirtileri arasında yer almaktadır. Özellikle 1 yaş altı bebekler veya 75 yaş üzerindekiler, hamileler, kronik hastalığı olanlar, kanser hastaları gibi bağışıklık sistemi baskılanmış hastalar, organ nakli ameliyatı geçirmiş olanlar ve uzun süre yoğun bakımda ya da hastanede yatanlar daha fazla risk altında oldukları için bu gruplarda erken tarama çok daha kritik rol oynamaktadır.”

Sadece kişisel önlemler yetmiyor! 


Dünyada her 5 ölümden 1’inin sepsis olduğu göz önüne alındığında, ülkemizde farkındalığın yaygınlaştırılmasının şart olduğunu belirten Prof. Dr. İsmail Cinel, erken tanı ve tedavinin hayat kurtardığını, üstelik sepsisin alınacak önlemlerle ‘önlenebilir ölüm nedenleri’nin de başında geldiğini vurguluyor. Prof. Dr. İsmail Cinel “El hijyeni sepsisi engellemenin en etkili ve basit yolu” diyerek, kişisel ve kurumsal boyutu olan 10 etkili önlemi şöyle sıralıyor:

İşte 10 etkili yöntem!

  • Elleri sık yıkamak ve kişisel hijyene özen göstermek,
  • Enfeksiyonlara karşı aşı olmak ve gelişigüzel antibiyotik kullanmamak,
  • Toplumda farkındalığın yaygınlaştırılması,
  • Sağlıklı beslenme ve sağlıklı yaşam alışkanları edinmek,
  • Temiz su kaynakları sağlanması,
  • Doğum ortamlarının hijyenik olması,
  • Hastanelerde özellikle yoğun bakımlar ve ameliyathaneler başta olmak üzere enfeksiyon önleyici uygulamalara sıkı şekilde uyulması,
  • Doğru tedavilerle hastanede yatış sürelerinin kısaltılması,
  • Hastanelerdeki sağlık çalışanlarının süreklilik göstermesi, değişim hızının az olması,
  • En önemli önlemlerden birini de; hastanelerin son teknoloji ile donatılmış havalandırma sistemleri gibi mekansal özellik detayları oluşturuyor.

Süper bakteri uyarısı: Tehlikeli derecede güçlendiler!


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik hiçbir oluşumun parçası değildir.