Bel fıtığı ameliyatında ‘minimal invaziv cerrahi’ tekniği

Bel fıtığı ameliyatında

Her bel ağrısı, fıtık değildir! Bel fıtığı tedavilerinin yüzde 95’inde cerrahi müdahale gerekmiyor! Bel fıtığı ameliyatında ‘minimal invaziv cerrahi’ tekniği nedir?

Öksürürken, hapşırırken hatta dişinizi fırçalarken bile bel fıtığının kapınızı çalabileceğini biliyor muydunuz? Özellikle günümüzde masa başında bilgisayar karşısında uzun süreli geçirilen saatler ve hareketsiz (sedanter) yaşam, fazla kilo ve yanlış duruş pozisyonları kas-iskelet sistemimizin de hızla zayıflamasına ve yıpranmasına yol açarak, yaşam kalitemizi vuran bel fıtığına zemin hazırlıyor.

Acıbadem Fulya Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Halit Çavuşoğlu her bel ağrısının bel fıtığı olmadığını, bel fıtığı tanısı konulan hastaların ise sadece yüzde 5’inde ameliyat gerektiğini belirterek “Fiziki muayenede sinir tahribatına ait bulgular yoksa öncelikle yatak istirahati, ağrı kesici ve fizik tedavi uygulanmalıdır. Sinir tahribatı olması ya da bu yöntemlerin başarısız kalması durumunda cerrahi gerekir” diyor. Tıbbi tedavi yerine farklı yöntemlere yönelmekten kaçınılması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Çavuşoğlu, aksi halde kalıcı sakatlanmalar hatta felç meydana gelebildiğini söylüyor. Prof. Dr. Halit Çavuşoğlu bel fıtığından korunmanın 6 önemli kuralını ve tedavi yöntemlerini anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.


Duruş pozisyonunuza dikkat edin!

Yere, diz seviyesinden aşağıda bir tabureye, alçak tuvalete ya da ayağınızın temas etmeyeceği oranda yüksek bir sandalyeye oturmayın. Otururken bel boşluğunu doldurmak için belinizin arkasını ufak yastıkla mutlaka destekleyin. Kesinlikle yere uzanmayın. Kendinizi bir anda yatağa atmaktan kaçının! Yatağa girerken önce yatağa oturup sonra yatış pozisyonunu alın; kalkarken de önce yan dönüp, bacaklarınızı yere uzattıktan sonra kalkın.

 Eğilirken, yukarı uzanırken mutlaka bu kurala uyun!

Yere eğilirken belinizden değil, diz ve kalçalarınızdan bükülün. Örneğin; bir damacanadan su doldururken ya da yerden bir cisim kaldırmak gerekirse kesinlikle belinizden eğilmeyin, çömelin, cismi gövdeye yaklaştırıp, bu şekilde doğrulun. Yukarıya uzanmanız gerekiyorsa ayaklarınızın altına mutlaka bir merdiven veya tabure koyun. Aksi taktirde her iki durumda da belinizdeki kaslara yüklenme sonucu ani bir travma gelişebileceği gibi zamanla belinizdeki kasınız zedelenerek de bel fıtığı gelişebilir.

Tek tarafa yüklenmeyin!

Ağırlık taşırken iki elinize eşit yük almaya özen gösterin. Çok ağır eşya taşımaktan kaçının. Elinizdeki poşetleri ya da yükleri gövdenize yakın iki elle taşımaya dikkat edin çünkü elinizdeki poşetleri ya da eşyayı gövdenizden ne kadar uzak kaldırırsanız belinize olumsuz etkisi o kadar fazla olur, bel fıtığına zemin hazırlar. Bir cismi itmek veya çekmek gerekirse öncelikle bundan kaçının, eğer mutlaka yapmak gerekiyorsa sadece itin, kesinlikle kendinize çekerek sürüklemeyin.


İdeal kilonuzda olun

Prof. Dr. Halit Çavuşoğlu fazla kilonun bel fıtığına davetiye çıkaran en önemli etkenler arasında yer aldığını belirterek, ideal kiloda olunmasının son derece önemli olduğunu söylüyor. Kilo verme sürecinde ise dikkatli olmak gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Çavuşoğlu “Kiloluysanız mutlaka sağlıklı bir şekilde kilo vererek ideal kilonuza kavuşun. Hızlı kilo verme kas kitlenizde daha çok kayba neden olacağından, omurgaya destek olan kas hacminiz azalır ayrıca sistemik rahatsızlıklara neden olabilir” diyor.

Düzenli egzersiz yapın

Öncelikle mutlaka her 20 dakikada bir oturduğunuz yerden kalkın ve belinizi rahatlatın. Günümüzde bilgisayar karşısında uzun saatler geçirilmesi ve spordan uzak, hareketsiz (sedanter) yaşam tarzı nedeniyle bel ve çevresindeki kaslar zayıflarken, bel fıtığı gelişme riski artıyor. Bu nedenle mutlaka düzenli egzersiz yapmaya zaman ayırın. Yüzme, pilates, haftada en az 3 gün olmak üzere birer saatlik tempolu yürüyüş gibi omurgaya dost olan egzersizler karın ve sırt kaslarınızı güçlendirip fıtık riskinden uzaklaştırır.

Topuklu ayakkabıdan kaçının

Ayakkabı seçiminde sadece görselliğine aldanmayıp omurga ve bel sağlığını destekleyecek ayakkabı giymeye özen göstermek, gerekirse tabanlık kullanmak gerekiyor. Özellikle yüksek topuklu ayakkabıların bel ve kalça sağlığında ciddi sorunlar oluşturabildiğini, zamanla belde ortaya çıkabilecek yapısal bozulmalarla birlikte bel fıtığına da zemin hazırlayabildiğini belirten Prof. Dr. Halit Çavuşoğlu “3 santimden daha yüksek topuklu ayakkabının sık kullanımından kaçınılmalıdır. Özellikle yüksek topuklu ayakkabıyla ağır bir cisim taşınmamalıdır.” diyor.

Bel fıtığı ameliyatında ‘minimal invaziv cerrahi’ tekniği

Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Halit Çavuşoğlu, günümüzde başarıyla gerçekleştirilen minimal invaziv cerrahi tekniği ile bel fıtığı tedavisinde son derece yüz güldürücü sonuçlar alındığını belirterek şöyle konuşuyor:


“Bu ameliyat tekniği; kanamanın olmaması, hastanın çok kısa sürede sosyal yaşantısına dönüş imkanı sağlaması ve ameliyat konforu nedeni ile öne çıkmaktadır. 1,5 cm.lik cilt kesisi ile doğal doku planları kullanılarak disk mesafesine girilerek omurilik ve sinir dokuları rahatlatılır. Omurganın yük taşıyabilme ve hareket edebilme gücü bozulmadığı için hasta ameliyattan 3 saat sonra yürütülür ve aynı gün taburcu olabilir. Dikiş yoktur, iki gün sonra pansuman çıkarılıp banyo yapılabilir. Ameliyat sonrası hastanın oturması, yürümesi, merdiven inip çıkması serbesttir. Ameliyattan iki hafta sonra da egzersiz programı başlatılır ve çalışma hayatına dönebilir.”

Bel fıtığı hakkında doğru bilinen 10 yanlış nedir?


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.